Günümüzde apartman ve site yaşamında güvenliği sağlamak amacıyla kapalı devre kamera sistemleri (CCTV) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu sistemler yalnızca güvenliği artırmakla kalmaz, aynı zamanda özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması gibi temel haklarla da doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle “kamera kayıtlarını kimlerin izleyebileceği” ve “hangi şartlarda paylaşılabileceği” soruları yalnızca teknik değil aynı zamanda hukuki bir meseledir.
Birçok kişi apartman ya da sitelerde yöneticilerin veya güvenlik görevlilerinin kamera kayıtlarına sınırsız erişimi olduğunu düşünür. Ancak bu doğru bir yaklaşım değildir. Kat Mülkiyeti Kanunu ve Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) çerçevesinde değerlendirildiğinde, kamera görüntülerine erişim hakkı yalnızca yetkili kişilerle sınırlıdır ve bu yetki keyfi kullanılamaz.
Apartman ya da site yönetimi, kamera sistemlerinin bakımından ve güvenliğin sağlanmasından sorumludur. Ancak bu, yöneticilere veya görevlilere görüntüleri diledikleri gibi izleme veya kaydetme hakkı tanımaz. Görüntülerin yalnızca güvenlik amacıyla ve gerekli durumlarda izlenmesi mümkündür. Keyfi şekilde, belirli kişileri takip etmek amacıyla görüntülerin izlenmesi hukuka aykırıdır.
Kamera sisteminin kurulması ve kayıtların işlenmesi için apartman ya da sitenin tüm sakinlerine bilgi verilmesi ve rızalarının alınması gerekir. Bu durum, KVKK kapsamında “aydınlatma yükümlülüğü” olarak tanımlanır. Yani kişiler, ne amaçla, ne kadar süreyle ve kimler tarafından görüntülerinin işleneceğini bilmek zorundadır.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, kamera görüntülerinin ortak alanlarla sınırlı olmasıdır. Özel alanlar (örneğin: daire içi, balkon içi, bina içi asansör kabini gibi yerler) kesinlikle kayıt altına alınamaz. Ortak yaşam alanlarında kurulan kameraların yeri, kapsamı ve kayıt süresi hakkında bilgilendirme metni hazırlanmalı ve bu metin görünür şekilde ilan edilmelidir. Aksi takdirde sistem hukuka aykırı hâle gelir.
Kamera kayıtları, hukuken kişisel veri olarak kabul edilir. Bu nedenle herhangi bir kaydın üçüncü kişilerle paylaşılması, çok sıkı kurallara tabidir. Yönetici, komşular ya da dışarıdan biri tarafından talep edilen bir kamera kaydı, ancak hukuki gerekçeyle ve usulüne uygun bir şekilde paylaşılabilir.
Örneğin, bir suç işlendiğine dair ciddi bir şüphe varsa ve kolluk kuvvetleri ya da savcılık tarafından talep edilirse, görüntüler resmi makamlara teslim edilebilir. Ancak bir daire sakininin yalnızca “merak ettiği” ya da “şüphelendiği” bir durum gerekçe gösterilerek görüntü talep etmesi, yöneticinin bu kayıtları paylaşması için yeterli değildir. Aksi durum, hem yöneticiyi hem de sistemi işleteni KVKK ve Türk Ceza Kanunu açısından sorumlu hâle getirir.
Özellikle kişilerin izni olmaksızın sosyal medyada paylaşım yapılması, kamuya açık olmayan bir ortamın görüntüsünün ifşası anlamına gelir ve açık bir şekilde hukuka aykırıdır.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), kamera kayıtlarını açıkça kişisel veri olarak kabul eder. Bu kapsamda kamera sistemleri ile ilgili olarak;
KVKK'nın 5. ve 6. maddeleri uyarınca, kişisel veriler ancak ilgili kişinin açık rızasıyla veya kanunda açıkça öngörülen durumlarda işlenebilir. Dolayısıyla, kamera kayıtları sadece güvenlik amacıyla kullanılmalı; ticari, sosyal ya da özel amaçlarla kullanılmamalıdır. Ayrıca, kayıtların gerekenden fazla süreyle saklanması, amaç dışında kullanılması veya yetkisiz kişilerle paylaşılması ciddi yaptırımlara yol açar.
Veri sorumlusu sıfatıyla apartman yönetimi, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdür. Kayıt cihazlarına şifreli erişim sağlanmalı, sadece yetkilendirilmiş kişilere bu şifreler verilmelidir. Ayrıca, görüntülere kimlerin ne zaman eriştiği kayıt altına alınmalı ve bu bilgiler denetlenebilir olmalıdır.